Gaziantep, Güneydoğunun en modern, en gezilesi, en lezzetli şehri. Bu
güzel şehir çalışkan ve misafirperver halkı sayesinde de turizm açısından
çok önemli bir yerde. Gezilecek, görülecek çok yer var. Çok fazla görülesi müze
ve park var. Evet bunlar tamam da ama asıl mesele tabii ki Gaziantep’in eşsiz
lezzetleri. Biliyoruz ki Gaziantep bir gastronomi şehri ve bu ismi fazlasıyla hak ediyor. Yöresel
yemeklerde, damak çatlatan tatlılarda sınır yok. Zaten çoğu gezgin Gaziantep’e
en çok da bu sebepten gelmiyor mu? Bizim önceliğimiz buydu. Yemek,yemek,yemek…
Şimdi düşündüğümüzde yazacak çok şey, önerilecek çok yer var diyoruz. Bu
nedenle hiçbir şey kaçırmadan doya doya bir Antep turu yapmak istiyorsanız en 3
ya da 4 gün ayırmanız gerekiyor, bu noktada en çok düşündüğümüz şey de
midelerimiz. Fazla yormadan, birden yüklenmeden ama hiçbir şeyi de atlamadan
güzel bir rota oluşturmak amacımız.
Lezzet duraklarını sonraya bırakalım önce biraz şehri keşfedelim. İlk
durak şehrin simgesi haline gelmiş olan Zeugma Mozaik Müzesi, bu müze dünyanın
en büyük mozaik müzesi olmasıyla da önemli bir yere sahip.
Büyük bir alana
sahip olan müze, içerisinde çok güzel mozaikleri barındırıyor, bunlardan biri
de müzenin gözbebeği Çingene Kızı. Biz mozaiklerden çok çok etkilendik, bu nedenle
ülkemizde görülmesi gereken yerlerden olduğunu düşünüyoruz.
Dediğimiz gibi
Gaziantep’te çok fazla müze var. Bunlardan bir tanesi de Antep mutfağını daha yakından tanıtan Emine Göğüş Mutfak
Müzesi. Bu müzede hem yöresel yemekleri hem de kullanılan malzemeleri
görebiliyoruz.
Gaziantep’in eski evlerinin olduğunu çok güzel taş sokaklar var. Bu
sokaklarda gezebilir, bol bol fotoğraf
çekebilirsiniz. Buralarda oturup çay-kahve içebileceğiniz mekanlar da var.
Bey
mahallesinde bir de oyuncak müzesi ve
Atatürk Anı Müzesi var. Oyuncak müzesini gezmek çok keyifli, oyuncak sayısı da
oldukça fazla. Atatürk Anı Müzesi de ,oyuncak müzesinin hemen yanında. Gaziantep’e
gidip de buraya uğramamak olmaz.
Bunların haricinde Medusa Cam Müzesi, Hamam Müzesi, Bayazhan Müzesi de
keyifle gezilecek yerlerden. Bunlar genelde Antep kalesi çevresinde bulunan
ulaşımın da kolay olduğu müzeler.
Bayazhan Müzesi |
Bayazhan Müzesi |
Bayazhan Müzesi |
Antep kalesi demişken tabii ki kaleyi de
ziyaret etmeden olmaz. Kaleye çıkıp şöyle kuşbakışı bir Gaziantep manzarasıyla
akşamı edebilirsiniz.
Gelelim şimdi asıl olaya. Yiyelim, içelim, güzelleşelim. Gaziantep bu
konuda bir numara desek abartmış olmayız. Zaten bu konuda kendini ispatlamış. UNESCO
Yaratıcı Şehirler Ağı’na ‘Gastronomi’ alanında girmeyi başaran ilk Türk şehri
olmuş. Yani lezzet açısından uluslararası bir üne sahip Gaziantep. Gaziantepliler
bu işi çok iyi biliyor. Yapmasında da
yemesinde de ustalar.
Öncelikle kahvaltı seçeneklerine göz atalım. Bu güzel şehrin insanları,
belki de çoğumuzun kahvaltıda pek tercih etmeyeceği ‘beyran’la başlıyorlar güne. Beyran yemek mi
çorba mı tam karar veremesek de tam bir şifa deposu o kesin. Et suyu, pirinç, bol
sarımsak, bol acı. Çok zahmetli bir süreç
ama sonrası damaklarda şenlik. Valla biz bayıla bayıla yedik hem de
kahvaltı niyetine. Zaten öğleden sonraya kaldınız mı bulmak mümkün değil çünkü
bitiyor. Ama son gidişimizde ‘gezmeye gelen turistler için günün her saati
açığız’ dediler ama bilemiyoruz. Beyranı, Gaziantep’te her yerde bulursunuz ama
biz Metanet’te içtik ya da yedik, çok sevdik.
Beyran |
Yok beyran bize ağır gelir derseniz Orkide pastanesinde çooook güzel bir
yöresel kahvaltı yapabilirsiniz. Ama öyle lafın gelişi yöresel değil, gerçek
anlamda yöresel lezzetleri içeren nefis bir kahvaltı. Orkide bu işin hakkını
vermiş gerçekten. Bu kahvaltıdan çok büyük zevk aldık biz her şey mükemmeldi.
Kahvaltıdan sonra ağzımız tatlansın derseniz eğer istikamet Katmerci
Zekeriya Usta. İncecik yufkanın arasına kaymak ve antepfıstığı oh
oh damak çatlatan cinsten bir şey. Bunu yememek olmaz bu mümkün değil.
Her sokaktan dumanlar, mis gibi kokular yükselir Gaziantep’te. Her
mekanda güzel yemekler yersiniz, keyifle
kalkarsınız o sofralardan. Mesela küşleme, Antep’te en güzel şeylerden biri. Küşlemeci
Halil Usta bu işin en iyilerinden. Her zaman kalabalık olan bu mekan pazar
günleri kapalı bilginize.
Bir başka küşlemeci de Hüseyin Usta, şimdilerde Küşleme
Kebaphan diye yeni bir yerde hizmet veriyorlar. Her iki yerde de en lezzetli
etleri yerseniz çok keyif alırsınız.
Yine eşsiz bir lezzet tadalım
yine çok güzel dakikalar geçirelim derseniz
İmam Çağdaş’a çevirelim rotayı. Burası
özellikle hafta sonu turist akınına uğrayan bir yer. Hem bakırcılar
çarşısına yakınlığı hem lezzetleri bu
ilgiyi artıran sebeplerden. İmam Çağdaş’ta lahmacunlar çıtır çıtır, Alinazik on numara, baklavalar büyüleyici. Özellikle de kuşbaşılı Alinazik
yemeden dönmeyin, yapmayın bunu.
Kuşbaşılı Alinazik |
Gaziantep deyince yuvalama ya da yuvarlama gelir hemen akıllara. Bu zahmetli ve bir o
kadar da lezzetli yemeği Bayazhan’da bulabilirsiniz. Bayazhan’ın güzel
atmosferinde huzurlu bir akşam geçirebilirsiniz.
Yuvalamanın yanında kuru dolma da güzel
gider yani.
yuvalama |
Belki atıştırmalık bir şey yemek istersiniz. O zaman da size
Gaziantep’in meşhur nohut dürümünü önerebiliriz. Nohutu, patates kızartması, yeşilliğiyle
oldukça doyurucu bir lezzet.
Recep Usta |
Gaziantep demek baklava demek, şöbiyet demek, havuç dilimi demek. En
güzelleri, en gerçekleri, en lezzetlileri hepsi burada. Öncelikle kafamızı çevirdiğimiz
yer baklavacı. Mermer tezgahlar, büyük büyük tepsiler, koca çınar ustalar.
Baklava
yapımını izlemesi de en az yemesi kadar zevkli. Koçak, İmam Çağdaş, Güllüoğlu
hepsi de bu işi iyi yapıyor ama Koçak bizim için bir adım daha önde.
Bir de
Zeki İnal var, burası özellikle şöbiyetiyle ünlü. Hepsine uğrayıp azar azar
tatmanın ne zararı var ki canım. Biz öyle yaptık çok da iyi yaptık.
Gaziantep’te yemelere doyum
olmaz. Ne kadar kendinize hakim olmaya çalışsanız da bu çok zor. O yüzden
dönüşte 2-3 kilo almanız sizi hiç şaşırtmasın. Durup durup yersiniz, döner
döner yersiniz, çatlama noktasına gelir ama yine de yersiniz. Bu konuda bu
şehir size istediğiniz her şeyi sunar ve sizi çok memnun eder.
Alışveriş konusuna gelirsek bu bakımdan da hayli zevk alacağınız kesin.
Öncelikle Bakırcılar Çarşısı diyelim ki Gaziantep’le bütünleşmiş bir yer
burası. Bu çarşıda gezmek, bakırcıları izlemek ve o sesi duymak nasıl keyifli nasıl huzurlu. Her çeşit bakır
eşyaları gayet uygun rakamlara bu çarşıdan alabilirsiniz.
Sonra Zincirli Bedesten’i
gezip yine çok keyifli bir alışveriş turu atabilirsiniz. Burada domates-biber
salçaları, patlıcan kuruları, Antep peynirleri, baharatlar, zeytinler ve daha
birçok şeyi bulabilirsiniz. Eğer mevsimine denk gelmişseniz taze antepfıstığı da alıp bu farklı lezzeti
tatmış olursunuz.(haziran, ağustos arası tezgahlarda bulabilirsiniz.) Aynı
şekilde Almacı pazarında da bu tür ürünleri edinebilirsiniz.
Bakırcılar çarşısına kadar
gitmişsek Tahmis’te bir keyif kahvesi
içilir artık. Tahmis yine bu şehrin önemli rotalarından biri. Eski ahşap bir
bina içerisinde mis gibi kahve kokusu. Burada daha çok menengiç kahvesi
içiliyor, hafif içimli, tadı antepfıstığını andıran güzel bir kahve.
Buralara kadar gelmişken Rumkale’yi ve Halfeti’yi de görmek gerekiyor
bizce. Halfeti Şanlıurfa’nın ilçesi olmakla beraber Gaziantep’e de yakın
bir yer. Burada Fırat’ın suları altında kalmış batık bir köy var. Tekne
turlarıyla suyun altında kalmış yerleri görebiliyorsunuz ve bu esnada
Rumkale’yi de görmüş oluyorsunuz. Bu rotaları da atlamamak gerek.
Halfeti |
Son olarak hayvanat bahçesini ve botanik bahçesini
listenize ekleyebilirsiniz.
Botanik Bahçesi |
Bir gün Gaziantep’e yolunuz
düşerse ya da isteyerek yolunuzu düşürürseniz dolu dolu, keyifli, lezzetli bir serüven sizi bekliyor olacak. Bu güzel
şehrin tadı damağınızda kalacak. Biz gittik mutlu olduk,sıra sizde.
ROTAMIZ MUTLULUK..!