30 Mayıs 2016 Pazartesi

Ayvalık - Cunda Rüyası

  İzmir’de yaşarken sık sık ziyaret ettiğimiz bu güzel tatil rotasını bu sene de es geçmedik. Dolu dolu bir güzergah bu. Keyifli, şaşırtıcı, yemeli, içmeli. Ayvalık ve Cunda’nın geleni gideni çoktur. Sezonda o kalabalığı çok net hissedersiniz ama sezon haricinde daha sakin daha durgun yüzünü gösterir size.

   İlk noktamız Ayvalık olsun. Neden böyle dedik? Evet birbirlerine çok yakınlar ama ikisinin de ayrı ayrı görülmesi gereken yerleri var. Ayvalık modern bir kıyı şehri adeta. Temiz, ferah, ışıl ışıl bir yer. Bu güzel şehre sabah saatlerinde ayak basmışsanız eğer öncelikle deniz kenarındaki  kafelerde  Ayvalık tostu yemenizi öneririz. Doyurucu hatta çok doyurucu bir seçim olur: ) Sabah değil de öğle vakti gelmişseniz yine bu kafelerde adaya özgü olan papalina balığını yiyebilirsiniz.Bu balıklar minicik adeta çerez gibi gidiyor: )Kısacası yeme içme konusunda sıkıntı yok.

Papalina
   Karnımız doydu mu?Tamam,şimdi biraz gezelim. Ayvalık’ın daracık,şirin sokaklarında yürüyebilir karşınıza çıkan kafeleri, minik dükkanları ziyaret edebilirsiniz.Bu esnada karşınıza çok sayıda kilise çıkar.Tabii ilgilenenler için buralar ziyaret edilebilir.Biz Taksiyarhis Kilisesi’ni gezmiştik.Eski bir kilise olmasına rağmen estetik bir mimariye sahip burası, görünce etkilenmemek elde değil.
   Ayvalık zeytin, zeytinyağı ve peynir açısından çok bereketli bir yer.Bu ürünlerden almayı düşünürseniz eğer,  birçok satış noktası var.Biz Peynirci Ferdi’den alışveriş yapmıştık ve ürünlerin hepsi çok lezzetliydi.Özellikle de zeytinyağı: )Şimdi bu kısımda bir not düşelim.Biz semt pazarlarını çok severiz,gittiğimiz yerlerde de bu pazarları mutlaka gezeriz.Perşembe günleri Ayvalık’ta muhteşem bir pazar kuruluyor.Sebzenin meyvenin en tazesi , çeşit çeşit ot,peynirler,zeytinler birbiriyle yarışıyor.Hele bir de enginar mevsimiyse tam bir karnaval bu pazar ki Ayvalık enginarı mükemmeldir.

     Eee sonra? Denize girelim biraz derseniz eğer bunun için en güzel alternatif Sarımsaklı plajıdır bizce. İnce sıcacık bir kumu var bu plajın ve oldukça uzun. Deniz ise çok güzel öyle hemen derinleşmeyen  içinde uzun süre yürüyebildiğimiz yerlerden. Şezlong kiralayabilir dilerseniz kendi havlunuz üzerinde de vaktinizi geçirebilirsiniz. Bunun yanı sıra tekne turuna da çıkabilirsiniz. Ayvalık’tan  kalkan tekneler günübirlik çok güzel koylara götürüyor misafirlerini. Farklı koylarda,farklı sularda yüzmek isteyenler için güzel bir seçim olur bu. Sırada ne var? Ayvalık’a gidildiğinde mutlaka ama mutlaka görülmesi geren yer:Şeytan Sofrası. Biz buradan çok etkilenmiştik çünkü öyle bir manzaraya  sahip ki çok az yerde karşısına çıkar insanın bu manzara. Tahmin edildiği üzere burası bir tepe ve bu tepede bir kayanın üstünde  kocaman bir ayak izi var söylenene göre  bu,şeytanın ayak iziymiş.İnsanlar para atıp dileklerde bulunuyorlar: ) Biz mi? Hayır biz para atmadık .Bu yerin bir başka güzelliği de günbatımı ile gündoğumunun harika yaşanması. Dilerseniz  o saatlere denk getirip hem gözlerinize ziyafet çekersiniz hem de harika fotoğrafları arşivinize eklersiniz. Bir de ara sıra esen sert rüzgarını da unutmayın : )



Ayvalık’ta dolu dolu geçen bu zamanın ardından ver elini Cunda, diğer adıyla Alibey adası.Ayvalık ve Cunda’yı birbirine bağlayan Türkiye’nin ilk boğaz köprüsünden geçerek çıkıyorsunuz bu güzelim adaya. Mavi bir yanda yeşil diğer yanda ve karşınıza çıkan koyunlar, kuzular, keçiler bu atmosfere en çok yakışanlar.Rahat derin tertemiz bir nefes çekiyorsunuz ve adayı yaşamaya başlıyorsunuz.





    Biz Cunda’da iki kez kaldık, her ikisinde de otel tercihimiz aynıydı. Merkezde her yere yürüme mesafesindeydi otelimiz, Otel Sobe. Farklı, özenli odaları, keyifli bahçesi ve çok lezzetli kahvaltısıyla bizi etkilemeyi başardı. Bunun haricinde gerek merkezde gerek biraz uzakta konaklayabileceğiniz çok sayıda butik otel var. Tabii yine park sıkıntısı yaşamadık değil.Burada da sokaklar dar olduğu için arabayla ilerlemek yorucu, mümkün olduğunca ayaklar çalışmalı.

5 Numaralı Oda


Otelimizin Kahvaltısı
  Cunda adası şirin evleri, mis gibi kokan yaseminleri,  zevkli sokaklarıyla tahmin edin bakalım en çok hangi işimize yarıyor? Evet doğru bildiniz, on yüz milyon fotoğrafımız oluyor yine. Çok  çok güzel bu sokaklar inanın her şeyi fotoğraflamak istiyorsunuz. Bu sokaklarda bizim için neler var başka? Hediyelik eşya alabileceğiniz bir sürü tezgah var ve buraları gezmek çok zevkli gerçekten. Ayrıca bu tezgahlardaki ürünlerin fiyatları son derece uygun. Yine adada zeytin ve zeytinyağı fabrika satış noktaları var. Biz Özgün’den ve Ekbir’den  alışveriş yapmıştık. Her ikisi de oldukça iyiydi.






   Adada ziyaret edilebilecek başka yerler var mı derseniz Rahmi Koç müzesini  önerebiliriz. Hem içerisi hem manzarasıyla zevk verecektir. Denize girmek isterseniz  Çataltepe plajı ve Pateriça  koyu tercihleriniz arasında olsun.Temiz deniz sizleri büyüleyecek.Doğası,denizi,sokakları harika Cunda’nın ; tabii ki bunları görmek için gelinir ama bir özelliği var ki bizce hepsinden öte.Ada mezeleri.

  Bizim için damak tadı önemli, gidilmesi zor bir yolun sonunda midemiz bayram edecekse zorlukları görmez hemen yola çıkarız. İşte Cunda bizim gibiler için cennet. Önce Taş Kahve’den başlayalım. Burası hepsi denize bakan beyaz tahta sandalyeleriyle tarih kokan bir kahve.Zaten her zaman dolu olan masalarında bir boşluk bulup oturmuşsanız hemen bir kahve, yanına da yemelere doyamadığımız lor tatlısından söyleyebilirsiniz. Hiç pişman olmazsınız.

             
      Akşam yemeği için mekan sayısı çok. Bu mekanlar fiyat açısından biraz yüksek olsa da illa ki her bütçeye uygun bir mekan vardır  deyip biraz araştırabilirsiniz. Biz hangilerini tercih ettik peki? Öncelikle  Lal Girit Mutfağı’nı  söyleyebiliriz. Burası biraz ara sokakta kalıyor ama bahçesi çok hoş daha da önemlisi yemekler acayip lezzetli. Bir Girit böreği var ki nasıl anlatsak, hele  enginar dolması nefis.






  Cunda meze konusunda hatırı sayılır bir üne sahip. Buradaki meze çeşitliliğini başka yerde görmedik biz. Gurmeler ve kendini gurme hissedenler için tam bir cennet : ) Başka bir alternatif Boncuk restoran. Buraya birkaç kez gittik ve  memnun kaldık. Neler yemedik ki… Sanırım çoğu mezeyi denedik. Hayatımızdaki  en güzel fener kavurmayı burada yedik. Ahtapot ızgara, yengeç bacağı, balık köftesi, Girit böreği, Gemici böreği, sıcak ot tabağı, Saganaki peyniri, kalamar, karides. Bunlar aklımızda kalanlar. Saganaki peyniri güveçte geliyor erimiş olarak, denenmeli bizce. Son gidişimizde ise Deniz restoranı tercih ettik, buranın da mezeleri lezzetli ama özellikle enginarı ve kabak çiçeği dolması denenmeli. Bu mekan fiyat açısından diğerlerine göre çok çok uygun. Aklınızda olsun : ) Lezzet peşindeyseniz Cunda tam size göre bir yer.
















   Cunda’ya doyum olmaz, dört dörtlük bir tatil rotası ama her zaman söylediğimiz gibi  hafta sonları ve bayram tatilleri kalabalığını dikkate almalısınız.Bir de unutmadan ekleyelim adanın asıl sahipleri kediler  ve her yerdeler. Son ziyaretimizde akşam yemeği yerken bir tanesi  bana dokundu şöyle patileriyle pıt pıt yaptı,hani benim hakkım der gibi bakıyordu ve ben çok şaşırdım. Neredeyse ayağa kalkıp buyur sen otur diyesim geldi: ) Ben rahatsız olmam bir sorun yaşamadım ama eğer bir yerlerden bir çığlık bir bağırış geliyorsa bilin ki bir kedi bir insana dokunuvermiştir: )))) 





  Peki neler alınır? Zeytin-zeytinyağı-sabun-peynir-mevsimiyse enginar-adaya ve Ayvalık’a özgü hediyelik eşyalar.

   Sıra cüzdanımızda. Konaklamak için çok pahalı oteller de var çok uygun oteller de. Yani tamamen size kalmış herkese hitap eden  yerler buralar. Yemek kısmına gelirsek Cunda’daki mekanlar evet biraz pahalı olabilir, bunun nedeni ziyaretçisinin çok olması ama küçük bir araştırmayla kendinize uygun bir yer illa ki bulursunuz. Ayvalık’ta yemek isterseniz orada zaten her şey mevcut, uygun fiyatlara bu işin içinden çıkılır.
     Cunda ve Ayvalık anılarımızın içinde kesinlikle yer bulmalı. Biz gittik mutlu olduk.Sıra sizde : )

Rotamız Mutluluk!

29 Mayıs 2016 Pazar

Bir Tatlı Huzur Bozcaada

     Bir avuç cennet  bu ada.Küçük,şirin,renkli,lezzetli,huzurlu …Tatil bittiğinde yanınızda sonsuz sayıda fotoğraf ve en kısa zamanda tekrar gelmeliyim düşüncesiyle dönüyorsunuz evinize.

  Biz İzmir yönünden gittik Bozcaada’ya.Bu  güzergah çok keyifli çünkü genelde deniz kenarından gidiyorsun ve karşına güzel duraklar çıkıyor:Ayvalık,Edremit,Assos,Kaz dağları …gibi.Küçükkuyu’yu geçtikten sonra  da yeşilin içine gömülerek gidiyorsunuz.Kısacası yollar keyifli.Peki biz nerede mola verdik?Küçükkuyu’yu geçtikten sonra yavaş yavaş tırmanmaya başladığımızda manzarası harika bir yer var.Zaten bir tane yer var:) İşte mola yerimiz.Eğer sabah saatlerinde geçiyorsanız kesinlikle kahvaltı etmelisiniz ama öyle bilmem kaç çeşit serpme kahvaltı değil bahsettiğimiz.Taş çatlasın yedi çeşit ama zeytin zeytin gibi domates domates gibi her şey  çok çok lezzetli.Ortam salaş, manzara uçsuz bucaksız deniz.Biz çok sevdik burayı gönül rahatlığıyla da tavsiye edebiliriz.






  Sonraki durak artık karayla bağlantının son noktası Geyikli feribot iskelesi.Buradan feribotla adaya geçiş yarım saat sürüyor.Öncelikle dikkat edilmesi gereken önceden feribot saatlerine bakmak.Yaz döneminde çok sık olsa da sezon haricinde sınırlı bu zamanlar.Biz ilk gittiğimizde hafta sonuydu ve saatlerce beklemiştik daha sonra hafta içi gidince böyle bir sıkıntı yaşamadık.Ada’ya eğer günübirlik gelinmişse kalenin etrafındaki otoparklar kullanılabilir, genelde bir park sorunu var.Biz konakladığımız için otelimize yakın olarak arabayı park etmek istedik ama bu pek mümkün olmadı. Çünkü  malum ada sokakları dar.O yüzden oteliniz  merkezdeyse bulduğunuz ilk yere park edin gitsin sonrası tıpış tıpış:)

   Biz merkezde bir otelde kaldık,peki merkez dışı neresi derseniz  Ayazma plajı yolunda da oteller var ama bu otellerde kalırsanız her seferinde arabayla merkeze gelmeniz gerek.Gece geç saatlere  kadar süren yemekler ve adanın güzel şaraplarını da işin içine katarsak yürüme mesafesi otellerde konaklamak daha mantıklı.Son gittiğimizde Kalinda otelde kaldık.Küçük ,şirin,temiz bir oteldi. Kahvaltısı  çok lezzetli, otel işletmecisi güler yüzlüydü. Kiliseye çok yakındı ve her yere yürüyerek çok kolay ulaşım sağlayabildik.Zaten adanın o güzel dar sokaklarındaki evlerin  çoğu otel olarak hizmet vermekte ve aşağı yukarı bu oteller birbirine benzemekte.
Otelimizin Kahvaltısı
 İlk ne yaptık peki?Tabii ki o şirin ada sokaklarını turladık.Daracık sokaklar,birbirinden güzel kapılar,orijinal duvar resimleri,çeşit çeşit çiçekler…Sanki bir masal kitabının içinden şöyle bir geçtik gittik.Her kapının önünde bir fotoğraf çektirmelik zamanı da hesaplarsak biraz uzun sürdü diyebiliriz:)






 Sonra tam meydanda kocaman çınar ağacının altında bir türk kahvesi keyfi şahane gidiyor.Adaya girişte kaleden sonra bu koca çınar karşıladı bizi.Çınarın altında otururken kahvemizi yudumlayıp gelene geçene bakmak pek bir keyifliydi.



Sonra akşam yemeği telaşı ki bizim için bu bir telaştır çünkü yemeyi ama güzel yemeyi severiz.Adanın sokaklarında neredeyse iç içe geçmiş her biri birbirinden özenli  zevkli bir sürü mekan seçeneği var.Sokaklara atılmış mini mini masalarda oturmak çok hoş.Oteller için söylediğimizi bu mekanlar için de söyleyebiliriz genelde hepsi iyi.



Neler yedik? Son gittiğimizde Sandal restorana gittik.Ege mezesi,sıcak ot tabağı,vişneli yaprak sarması, kabak çiçeği dolması,lavantalı sakızlı muhallebi ve ahtapot ızgara harikaydı.Bu güzel mezelerin yanına  adanın güzel şaraplarından bir kadeh de söylerseniz  on numara olur.O bir kadehle kalmaz orası ayrı çünkü adanın kendine has üzümlerinden üretilen bu güzel şaraplara doyum olmuyor.Şunu da unutmayın eğer hafta sonu ya da bayramda gidiyorsanız tabii ki çok kalabalık olacaktır bunun için gitmek istediğiniz mekana rezervasyon yaptırmanızı öneririz.





  Yeme içmeye biraz daha devam edelim mi?Ederiz tabii çünkü bir süre sonra burnunuza fırından yeni çıkmış mis gibi bir kurabiye kokusu gelir.Bu koku nereden geliyor diye diye kendinizi Çiçek pastanesinde buluverirsiniz.Bir bardak çay ve o güzel kurabiyeler anınızı şenlendirmeye yeter.


Sonra ise sağlı sollu küçük tezgahların olduğu mini bir pazarda bulursunuz kendinizi.Bu tezgahlarda ada halkının el emeği olan ürünler gayet uygun fiyatlara satılmaktadır.Domates reçeli,gelincik reçeli,salamura yaprak,kekik,ada çayı daha neler neler.Adaya özgü aklınıza gelebilecek her şeyi buralardan alabilirsiniz.Alışverişten söz açılmışken genelde instagram kullanıcılarının yakından tanıdığı Nihal Harmanlı yani Nihi’nin ürünlerini Aki’de bulabilirsiniz.Aki mağazanın ismi:)


   
   E burası bir ada değil mi hiç denize girmeden olur mu?Biz  Ayazma plajını tercih ettik,merkezden bu plaja arabayla geldik.Yürüyenler vardı ama ben yürümeyi sevmem:) Bu plajın güzel bir kumu pırıl pırıl bir denizi var ,nefis bir yer.Biz şezlong kiralamıştık dilerseniz kendi havlunuzu serip rahat rahat oturabilirsiniz.İlk gittiğimizde aylardan ağustostu sıcaktı çok sıcaktı ama deniz buz gibiydi.İkinci sefer de mayıs olunca denize girmeyi düşünmedik bile.Sonra bir de günbatımı olayı var.Günbatımı en güzel rüzgar güllerinin oradan izlenirmiş miş miş tabii güneş batmadan orayı bulabilirsen:) Tabela yok bir şey yok saatlerce dön dolaş aynı yer.Bu nedenle Ayazma plajından da çok rahat güneşi batırabilirsiniz gereksiz kaybolmaya gerek yok.Unutmadan güneşe  hoşça kal demeye giderken bir şişe şarap da eşlik etsin size.

   Peki neler alınır Bozcaada’dan?: Domates reçeli –Gelincik reçeli-ada kurabiyesi-şarap(Çamlıbağ ve Ataol tercihimizdi)-salamura yaprak-bin bir çeşit ot.
  Şimdi de cüzdanımızı ilgilendiren kısma gelelim.2016 mayıs ayı için kendi aracımızla gidiş dönüş feribot ücreti 70 liraydı.Oteller her keseye hitap ediyor rahatlıkla uygun ücretlere konaklayabilirsiniz.Özellikle akşam yemeği için tercih edilebilecek mekanlarda kapı önündeki menülerden bir fiyat incelemesi şart:) İlla ki bu mekanlarda yemek  şart değil git Çınaraltı cafeye bir gözleme bir çay bu da tamamen tercih meselesi.Yani normal bir bütçeyle güzel bir iki gün geçirilir.
   Biz Bozcaada’yı çok sevdik. Sakin zamanına denk gelmemizin etkisi yadsınamaz bunda.Fırsatınız varsa bu tatili hafta içi bir güne ayarlamaya çalışın.Hafta sonunda ve özellikle bayram tatillerinde çok çok kalabalık oluyormuş bir de eylülde yapılan bağbozumu festivallerinde.Amacımız huzursa,keyifse yani gerçek bir tatilse başlangıcı saatlerce feribot sırası beklemek olmamalı diye düşünüyoruz.
 Kesinlikle görülmesi gereken , en güzel anılarımızın içine eklememiz gereken bir yer Bozcaada.Biz gittik mutlu olduk,sıra sizde:)

                                                  Rotamız Mutluluk!