Bir avuç cennet bu
ada.Küçük,şirin,renkli,lezzetli,huzurlu …Tatil bittiğinde yanınızda sonsuz
sayıda fotoğraf ve en kısa zamanda tekrar gelmeliyim düşüncesiyle dönüyorsunuz
evinize.
Biz İzmir yönünden
gittik Bozcaada’ya.Bu güzergah çok
keyifli çünkü genelde deniz kenarından gidiyorsun ve karşına güzel duraklar
çıkıyor:Ayvalık,Edremit,Assos,Kaz dağları …gibi.Küçükkuyu’yu geçtikten
sonra da yeşilin içine gömülerek
gidiyorsunuz.Kısacası yollar keyifli.Peki biz nerede mola verdik?Küçükkuyu’yu
geçtikten sonra yavaş yavaş tırmanmaya başladığımızda manzarası harika bir yer
var.Zaten bir tane yer var:) İşte mola yerimiz.Eğer sabah saatlerinde
geçiyorsanız kesinlikle kahvaltı etmelisiniz ama öyle bilmem kaç çeşit serpme
kahvaltı değil bahsettiğimiz.Taş çatlasın yedi çeşit ama zeytin zeytin gibi
domates domates gibi her şey çok çok
lezzetli.Ortam salaş, manzara uçsuz bucaksız deniz.Biz çok sevdik burayı gönül
rahatlığıyla da tavsiye edebiliriz.
Sonraki durak artık karayla bağlantının son noktası Geyikli
feribot iskelesi.Buradan feribotla adaya geçiş yarım saat sürüyor.Öncelikle
dikkat edilmesi gereken önceden feribot saatlerine bakmak.Yaz döneminde çok sık
olsa da sezon haricinde sınırlı bu zamanlar.Biz ilk gittiğimizde hafta sonuydu
ve saatlerce beklemiştik daha sonra hafta içi gidince böyle bir sıkıntı
yaşamadık.Ada’ya eğer günübirlik gelinmişse kalenin etrafındaki otoparklar
kullanılabilir, genelde bir park sorunu var.Biz konakladığımız için otelimize
yakın olarak arabayı park etmek istedik ama bu pek mümkün olmadı. Çünkü malum ada sokakları dar.O yüzden
oteliniz merkezdeyse bulduğunuz ilk yere
park edin gitsin sonrası tıpış tıpış:)
Biz merkezde bir
otelde kaldık,peki merkez dışı neresi derseniz
Ayazma plajı yolunda da oteller var ama bu otellerde kalırsanız her
seferinde arabayla merkeze gelmeniz gerek.Gece geç saatlere kadar süren yemekler ve adanın güzel
şaraplarını da işin içine katarsak yürüme mesafesi otellerde konaklamak daha
mantıklı.Son gittiğimizde Kalinda otelde kaldık.Küçük ,şirin,temiz bir oteldi.
Kahvaltısı çok lezzetli, otel
işletmecisi güler yüzlüydü. Kiliseye çok yakındı ve her yere yürüyerek çok
kolay ulaşım sağlayabildik.Zaten adanın o güzel dar sokaklarındaki evlerin çoğu otel olarak hizmet vermekte ve aşağı
yukarı bu oteller birbirine benzemekte.
Otelimizin Kahvaltısı
|
İlk ne yaptık
peki?Tabii ki o şirin ada sokaklarını turladık.Daracık sokaklar,birbirinden
güzel kapılar,orijinal duvar resimleri,çeşit çeşit çiçekler…Sanki bir masal
kitabının içinden şöyle bir geçtik gittik.Her kapının önünde bir fotoğraf
çektirmelik zamanı da hesaplarsak biraz uzun sürdü diyebiliriz:)
Sonra tam meydanda kocaman çınar ağacının altında bir türk
kahvesi keyfi şahane gidiyor.Adaya girişte kaleden sonra bu koca çınar
karşıladı bizi.Çınarın altında otururken kahvemizi yudumlayıp gelene geçene
bakmak pek bir keyifliydi.
Sonra akşam yemeği telaşı ki bizim için bu bir telaştır
çünkü yemeyi ama güzel yemeyi severiz.Adanın sokaklarında neredeyse iç içe
geçmiş her biri birbirinden özenli zevkli
bir sürü mekan seçeneği var.Sokaklara atılmış mini mini masalarda oturmak çok
hoş.Oteller için söylediğimizi bu mekanlar için de söyleyebiliriz genelde hepsi
iyi.
Neler yedik? Son gittiğimizde Sandal restorana gittik.Ege
mezesi,sıcak ot tabağı,vişneli yaprak sarması, kabak çiçeği dolması,lavantalı
sakızlı muhallebi ve ahtapot ızgara harikaydı.Bu güzel mezelerin yanına adanın güzel şaraplarından bir kadeh de
söylerseniz on numara olur.O bir kadehle
kalmaz orası ayrı çünkü adanın kendine has üzümlerinden üretilen bu güzel
şaraplara doyum olmuyor.Şunu da unutmayın eğer hafta sonu ya da bayramda
gidiyorsanız tabii ki çok kalabalık olacaktır bunun için gitmek istediğiniz
mekana rezervasyon yaptırmanızı öneririz.
Yeme içmeye biraz daha devam edelim mi?Ederiz tabii çünkü
bir süre sonra burnunuza fırından yeni çıkmış mis gibi bir kurabiye kokusu
gelir.Bu koku nereden geliyor diye diye kendinizi Çiçek pastanesinde
buluverirsiniz.Bir bardak çay ve o güzel kurabiyeler anınızı şenlendirmeye
yeter.
Sonra ise sağlı sollu küçük tezgahların olduğu mini bir pazarda bulursunuz kendinizi.Bu tezgahlarda ada halkının el emeği olan ürünler gayet uygun fiyatlara satılmaktadır.Domates reçeli,gelincik reçeli,salamura yaprak,kekik,ada çayı daha neler neler.Adaya özgü aklınıza gelebilecek her şeyi buralardan alabilirsiniz.Alışverişten söz açılmışken genelde instagram kullanıcılarının yakından tanıdığı Nihal Harmanlı yani Nihi’nin ürünlerini Aki’de bulabilirsiniz.Aki mağazanın ismi:)
E burası bir ada değil mi hiç denize girmeden olur mu?Biz Ayazma plajını tercih ettik,merkezden bu plaja arabayla geldik.Yürüyenler vardı ama ben yürümeyi sevmem:) Bu plajın güzel bir kumu pırıl pırıl bir denizi var ,nefis bir yer.Biz şezlong kiralamıştık dilerseniz kendi havlunuzu serip rahat rahat oturabilirsiniz.İlk gittiğimizde aylardan ağustostu sıcaktı çok sıcaktı ama deniz buz gibiydi.İkinci sefer de mayıs olunca denize girmeyi düşünmedik bile.Sonra bir de günbatımı olayı var.Günbatımı en güzel rüzgar güllerinin oradan izlenirmiş miş miş tabii güneş batmadan orayı bulabilirsen:) Tabela yok bir şey yok saatlerce dön dolaş aynı yer.Bu nedenle Ayazma plajından da çok rahat güneşi batırabilirsiniz gereksiz kaybolmaya gerek yok.Unutmadan güneşe hoşça kal demeye giderken bir şişe şarap da eşlik etsin size.
Peki neler alınır
Bozcaada’dan?: Domates reçeli –Gelincik reçeli-ada kurabiyesi-şarap(Çamlıbağ ve
Ataol tercihimizdi)-salamura yaprak-bin bir çeşit ot.
Şimdi de
cüzdanımızı ilgilendiren kısma gelelim.2016 mayıs ayı için kendi aracımızla
gidiş dönüş feribot ücreti 70 liraydı.Oteller her keseye hitap ediyor
rahatlıkla uygun ücretlere konaklayabilirsiniz.Özellikle akşam yemeği için
tercih edilebilecek mekanlarda kapı önündeki menülerden bir fiyat incelemesi
şart:) İlla ki bu mekanlarda yemek şart
değil git Çınaraltı cafeye bir gözleme bir çay bu da tamamen tercih
meselesi.Yani normal bir bütçeyle güzel bir iki gün geçirilir.
Biz Bozcaada’yı çok
sevdik. Sakin zamanına denk gelmemizin etkisi yadsınamaz bunda.Fırsatınız varsa
bu tatili hafta içi bir güne ayarlamaya çalışın.Hafta sonunda ve özellikle
bayram tatillerinde çok çok kalabalık oluyormuş bir de eylülde yapılan
bağbozumu festivallerinde.Amacımız huzursa,keyifse yani gerçek bir tatilse
başlangıcı saatlerce feribot sırası beklemek olmamalı diye düşünüyoruz.
Kesinlikle görülmesi
gereken , en güzel anılarımızın içine eklememiz gereken bir yer Bozcaada.Biz
gittik mutlu olduk,sıra sizde:)
Rotamız
Mutluluk!
Yazılarınızın devamını bekleriz :)
YanıtlaSilTabii ki :)
YanıtlaSilTabii ki :)
YanıtlaSil